Zeynep, sekiz yaşında meraklı bir kâşifti. En sevdiği şey, yeni dünyalar keşfetmek ve bilinmeyeni öğrenmekti. Bir gün, evdeki eski bilgisayarını kurcalarken, ekranında parlak bir ışık belirdi. Işık, onu içine çekti ve kendini birden bire Dijital Oyun Parkı’nda buldu.
Park, renklerle doluydu. Ağaçlar mor, gökyüzü yeşil, nehirler ise turuncu akıyordu. Zeynep, etrafına bakınırken, küçük bir robot olan Renko’yla tanıştı. Renko, parkın renklerinin karıştığını ve her şeyin altüst olduğunu açıkladı.
“Bu sorunu çözmemiz lazım,” dedi Renko endişeyle. “Renk Karıştırıcı bozuldu ve her şey yanlış renklere büründü.”
Zeynep, Renko ile birlikte Renk Karıştırıcı’ya doğru yola çıktı. Yolda, mavi bir tavşan olan Maviç ve turuncu bir kuş olan Turpik ile tanıştı. İkisi de renklerin karışmasından dolayı çok mutsuzdu.
“Önceden yeşildim,” diye şikayet etti Maviç. “Ama şimdi maviye döndüm!”
Turpik de ekledi, “Ben de turuncu oldum, oysa sarı olmalıydım!”
Zeynep, bu duruma bir çözüm bulmak için hemen harekete geçti. Renk Karıştırıcı’ya vardıklarında, makinenin içinde bir yumak karışmış kablolar gördü. Renko, “Bu kablolar doğru bağlanmalı, yoksa renkler asla düzelmez,” dedi.
Zeynep, biraz düşündü ve sonra bir fikir buldu. “Maviç, Turpik, siz bana yardım edin!” dedi. “Her birimiz farklı bir kolu tutacağız ve aynı anda çekeceğiz. Belki böylece renkler eski haline döner.”
Üçü birlikte kolları çektiler ve bir anda Renk Karıştırıcı parlak bir ışıkla doldu. Parkın renkleri yavaş yavaş eski haline dönmeye başladı. Ağaçlar tekrar yeşil, gökyüzü mavi, nehirler masmavi oldu. Maviç yeşile, Turpik sarıya döndü.
“Teşekkürler, Zeynep!” diye sevinçle bağırdı Renko. “Sen olmasaydın, bu sorunu asla çözemezdik.”
Zeynep gülümsedi. “Bir şey değil. Keşfetmek ve problem çözmek benim en sevdiğim şey!”
Renkler düzeldikten sonra Zeynep, evine geri döndü. Ama o günden sonra, her renk onun için yepyeni bir macera anlamına geldi.