Sihirli Akademi’nin bahçesinde, rengarenk büyücü kuşlar cıvıldayarak uçuyordu. Öğretmen Leyla, elinde mavi bir zaman çarkı tutarak öğrencilerini topladı. Bu akşam, Zaman Labirenti’ni keşfedeceklerdi. Labirent, içinde geçmiş ve geleceğin sırlarını barındıran büyülü bir yerdi.
‘Bugün çok özel bir macera var,’ dedi Leyla, gözlerinde bir parıltıyla. ‘Zaman Labirenti’nde kaybolan bir grup hayvanı bulmamız gerekiyor. Ama dikkatli olun, zaman burada bize oyunlar oynayabilir.’
Öğrenciler heyecanla başını salladı. Leyla’nın yanında, her zaman ona eşlik eden robot tilki Zeki vardı. Zeki, çizgili kuyruğunu sallayarak, ‘Labirenti açmak için bu zaman çarkını çevirmemiz gerekiyor,’ dedi.
Leyla çarkı çevirdi ve aniden ortaya çıkan bir kapı açıldı. İçeri girdiklerinde kendilerini zamanın dans ettiği bir yerde buldular. Saatler havada uçuşuyor, güneşler ve aylar yer değiştiriyordu. Derken, bir tavşan hızla yanlarından geçti. ‘Beni yakalayabilirseniz!’ diye seslendi.
‘Bu, Zaman Tavşanı!’ diye bağırdı Zeki. ‘Onu yakalarsak labirenti çözebiliriz.’
Leyla ve öğrencileri tavşanı kovalamaya başladılar. Ancak her köşe dönüşte zaman hızlanıyor ya da yavaşlıyordu. Birden, bir cesur küçük öğrenci Asya, ‘Şunu deneyelim,’ dedi. ‘Zamanı yavaşlatmak için birlikte şarkı söyleyelim.’
Hep birlikte sihirli bir şarkı söylediler ve zaman yavaşladı. Şimdi tavşanı yakalamak daha kolaydı. Leyla tavşanı yakaladı ve o an labirentin gizemi çözülmeye başladı.
‘Teşekkür ederim,’ dedi Zaman Tavşanı. ‘Şimdi kaybolan hayvanları bulabilirsiniz. Ama unutmayın, zaman her zaman sizin dostunuz değildir. Ancak birlikte çalışırsanız onu yenebilirsiniz.’
Labirentin sonunda, kaybolan hayvanların hepsi bir arada bekliyordu. Leyla ve öğrencileri onları kurtardı ve güvenle geri döndüler. Bu macera, onlara zamanın büyüsünü ve dostluğun gücünü öğretmişti.
‘Bir dahaki sefere daha fazla maceraya hazır olun,’ dedi Leyla, göz kırparak.