Zeynep, küçük ama cesur bir astronottu. Her gün yıldızlara bakıp hayal kurardı. Bir gün, okul gezisi için modern bir sanat müzesine gitti. Müze, dev şeffaf duvarları ve yüzen heykelleriyle büyüleyiciydi.
Aniden, bir koridorda parlak bir ışık belirdi. ‘Zzzzt! Vınnn!’ diye bir ses çıkarıyordu. Zeynep yaklaştı ve karşısında, ışıktan oluşan küçük bir heykel gördü. Heykelin üzerinde ‘Lumi’ yazıyordu.
‘Selam!’ dedi Lumi. ‘Ben bir ışık heykeliyim. Müzenin enerjisiyle yaşıyorum ama bugün bir sorun var. Işık kayboluyor!’ Zeynep merakla sordu, ‘Nasıl yardım edebilirim?’
Lumi, ‘Müzenin çatısında, güneş enerjisi panelleri var. Ancak dev bir uzay aracı parçası onları kapattı. Enerji kesilirse, ben de yok olurum!’ Zeynep hemen harekete geçti. Astronot kıyafetini giydi ve çatıya çıktı.
Çatıda, parlak bir uzay aracı parçası panellerin üzerine düşmüştü. Zeynep, astronot eğitiminde öğrendiği gibi, parçayı itmeye başladı. ‘Üfff! Şıkkk!’ diye sesler çıkararak, nihayet parçayı kenara itti. Paneller tekrar güneş ışığını emdi ve müze enerjiyle doldu.
Lumi, parlaklığıyla yeniden canlandı. ‘Teşekkürler, Zeynep! Senin sayende müze ışıkları tekrar yandı!’ dedi. Zeynep gülerek, ‘Hiçbir şey için değil. Artık benim de bir ışık arkadaşım var!’