Minnâ, genç bir mimardı ama sıradan binalar tasarlamak yerine, hayal gücünü kullanarak dijital dünyalarda maceralar yaratmayı seviyordu. Bilgisayarının başında kocaman gözlükleriyle, Dijital Oyunparkı’nda yeni bir proje üzerinde çalışıyordu. Bu park, çocukların sadece oyun oynayabileceği değil, aynı zamanda kendi dünyalarını inşa edebileceği bir yerdi.
Bir gün, parkın merkezindeki kocaman ağacın altında tuhaf bir makine fark etti. Makinenin üzerinde ‘Gökkuşağı Düzeni’ yazıyordu. Minna merakla makineyi inceledi.
‘Bu ne işe yarıyor acaba?’ diye düşündü.
Makinenin bir düğmesine bastı ve aniden, parkın her yeri rengarenk ışıklarla doldu. Ama bu sıradan bir gökkuşağı değildi. Işıklar birleşerek parkın ortasında bir kapı oluşturdu. Kapının üzerinde ‘Dijital Oyunparkı’nın Ötesi’ yazıyordu.
‘Buraya gitmem gerekiyor!’ dedi Minna kendi kendine. Cesaretini toplayıp kapıya yaklaştı ve içeri adım attı.
İçerisi, tamamen dijital bir diyardı. Her yer renkli bloklarla ve hareketli platformlarla doluydu. Yerinde duramayan bir robot, Blip, Minna’ya doğru koştu.
‘Merhaba! Ben Blip. Seni bekliyordum!’ dedi heyecanla.
Minna şaşırdı. ‘Beni mi bekliyordun?’
‘Evet! Gökkuşağı Düzeni bozuldu ve her yer karıştı. Senin yardımına ihtiyacımız var!’ diye açıkladı Blip.
Blip, Minna’yı ormanın derinliklerine götürdü. Birkaç adım sonra, garip bir manzarayla karşılaştılar. Renkler birbirine karışmış, ağaçlar ters dönmüş, gökyüzü yerde, yer ise gökyüzünde asılıydı.
‘Burada ne oldu?’ diye sordu Minna.
Blip endişeyle cevap verdi: ‘Gökkuşağı Düzeni bozulunca her şey altüst oldu. Tekrar düzeltmek için makinenin anahtarını bulmalıyız. Ama anahtar, Karmaşık Kule’nin tepesinde.’
Minnâ, Blip ile birlikte Karmaşık Kule’ye doğru yola çıktı. Yolda, renkli bloklardan bir köprü inşa ederek nehri geçtiler ve zıplayan platformlarla tehlikeli bir uçurumu aştılar.
Sonunda Kule’ye ulaştıklarında, anahtarın etrafında dönen koruyucu bir bulut gördüler. Bulut, kocaman bir gökkuşağı yaratıyordu ama bu gökkuşağı yıkıcı bir güce sahipti.
‘Bunu nasıl geçeceğiz?’ diye düşündü Minna.
Aniden, aklına parlak bir fikir geldi. ‘Gökkuşağı gücünü emebilen bir şey yapmalıyız!’ dedi.
Blip ile birlikte etraftaki renkli bloklardan yansıtıcı bir şemsiye yaptılar. Gökkuşağının ışığı şemsiyeye çarptı ve enerjiyi emerek gücünü kaybetti. Koruyucu bulut ortadan kalktı ve anahtarı güvenle alabildiler.
Kule’den aşağı indiklerinde, Blip anahtarı Gökkuşağı Düzeni’ne yerleştirdi. Minna, makinenin düğmesine bir kez daha bastı. Renkler yeniden düzene girdi ve her şey yerli yerine döndü.
Minnâ, Blip’e teşekkür ederek kapıdan geçti. Bilgisayarının başına geri döndüğünde, gülümsemesi yüzünden hiç gitmedi. Artık, Dijital Oyunparkı’nın ötesindeki maceralarını tasarımlarına yansıtmayı sabırsızlıkla bekliyordu.