Bir zamanlar, gökyüzünün en yüksek katmanlarında Bulut Krallığı adında sihirli bir yer vardı. Bu krallıkta her şey renk renk bulutlardan yapılmıştı. Binalar, sokaklar, hatta evler bile pofuduk bulutlardı! Burada yaşayan herkes uçabiliyordu, ama en önemlisi, bir mimar olan Zeren adında küçük bir kaplumbağa vardı. Zeren, her köşede yepyeni binalar tasarlar ve inşa ederdi. Fakat Zeren’in en büyük özelliği, kulaklarının çok keskin olmasıydı. En ufak sesleri bile duyabilirdi.
Bir gün, Zeren yeni bir bulut köprüsü tasarlarken, uzaktan tuhaf bir melodi duydu. ‘Ting ting, zum zum!’ Ses, renkli bir bulutun arkasından geliyordu. Zeren merakla oraya doğru yüzdü. Karşısında, parlak tüyleri olan bir kuş, Kıvılcım, oturmuş kuyruğunu sallayarak şarkı söylüyordu.
‘Bu ne güzel bir melodi!’ dedi Zeren. ‘Teşekkürler,’ dedi Kıvılcım. ‘Ama bu şarkının bir sırrı var. Duyduğun zaman, yerle göğün birleştiği yerdeki gizli kapı açılıyor. Ama bir sorunum var; şarkıyı tamamlamak için üç birlikte hareket etmek gerekiyor!’
Zeren hemen fikrini söyledi: ‘Ben tasarım yaparım, sen şarkı söylersin, ama bir de ritim lazım!’ Tam o sırada, arkalarından bir ses geldi: ‘Tık tık, pat pat!’ Bu, Zeren’in en iyi arkadaşı olan robot tavşan Tolo’ydu. Tolo, ayaklarını kullanarak harika ritimler çıkarabiliyordu.
Üçü birlikte çalıştı. Zeren bir bulut davul yaptı, Kıvılcım şarkısına devam etti, Tolo da ayaklarıyla ritim tuttu. ‘Ting ting, zum zum, tık tık, pat pat!’ Sonunda, yerle göğün birleştiği noktada parlak bir kapı açıldı. İçeri girdiklerinde, her yer renkli ışıklarla doluydu. Burası, Bulut Krallığı’nın en güzel sırlarından biri olan ‘Melodi Bahçesi’ydi. Burada, herkes mutlulukla şarkı söylüyor ve dans ediyordu.
O gün, Zeren, Kıvılcım ve Tolo, Bulut Krallığı’nın en büyük sırrını keşfetmiş oldu. Artık herkes biliyordu ki, birlikte çalışmak ve eğlenmek, sihrin ta kendisiydi!