Mina, küçük bir arkeologdu. Kumda kaybolmuş hazineleri bulmak yerine, renklerin sırlarını keşfetmeyi seviyordu. Bir gün, Gökkuşağı Fabrikası’na gitti. Burası, gökyüzündeki gökkuşaklarını yapan gizemli bir yerdi.
Fabrikada her yer renkli boyalarla, parlak makinelerle doluydu. Ancak o gün bir şeyler yanlış gitmişti. “Pat-pat! Çat-çat!” diye sesler geliyordu. Mina, fabrikanın mucidi Profesör Mavi’yi buldu.
“Profesör Mavi, ne oldu?” diye sordu Mina.
“Ah, Gökkuşağı Makinesi bozuldu!” dedi Profesör Mavi endişeyle. “Renkler karışıyor ve gökkuşakları düzgün çıkmıyor.”
Mina hemen harekete geçti. Yanında renk değiştiren bir fener ve büyüteç vardı. Makinenin içine baktı ve “Vay canına!” dedi. “Renk çarkları yerinden çıkmış!”
Profesör Mavi, “Ama onları nasıl düzelteceğiz?” diye sordu.
Mina, “Sanırım yardımcı olabilecek bir fikrim var!” dedi. Renkleri mıknatıs gibi çeken özel eldivenlerini giydi ve çarkları tek tek yerine yerleştirdi. Sonunda, bir düğmeye bastı ve makine yeniden çalışmaya başladı.
“Şimri-vırıltı! Şakırtı-pıt!” diye sesler çıktı ve gökyüzünde kocaman bir gökkuşağı belirdi.
Profesör Mavi sevinçle, “Mina, sen bir dahisin!” diye bağırdı.
Mina gülümsedi ve “Renklerin sırlarını çözmek her zaman eğlencelidir!” dedi.
O günden sonra, Mina Gökkuşağı Fabrikası’nın kâşifi oldu ve her gün yeni renkler keşfetmek için oraya gitti.
Bir sonraki macerasında ne olacak dersin?